Şirkete Müdür Olmamla Değişen Seks Hayatım! (3) (Engin 29 Y., İzmir)
Saat 19:00
gibi evdeydim, içeriye girdiğimde üzerimde tatlı bir yorgunluk
vardı. Hemen televizyonun karşısına oturdum ve bir süre
dinlendim. Karnım açtı, ama yemek hazırlamaya halim yoktu,
dışarıdan sipariş vereyim diye düşünürken patronum
Gökhan bey aradı, "Engin, bu akşam saat 8'de Sinem hanım,
sen ve ben yemek yiyeceğiz. Hem de şu Çin'e gitme meselesini
konuşacağız. Sinem hanımı aradım, sana da haber
veriyorum. Mutlaka orada ol!" dedi ve telefonu kapattı.
Sevinmiştim bu habere, saat 19:45 gibi evden çıktım. Her zaman
gittiğimiz bir lüks balık restorantı vardı. Oradan yer
ayırtmıştı bize.
10 dakika içinde restorantın önüne gelmiştim, arabamı Vale'ye
verdim ve eline de biraz para sıkıştırıp içeriye
girdim. Patronum Gökhan bey denize bakan bir masada oturmuştu. Yanına
gittim ve selam vererek karşısındaki sandalyeye oturdum. Havadan
sudan muhabbet ederken Sinem de geldi restoranta. Sinem özel olarak
hazırlanmıştı, üzerinde açık kahverengi bol bir
elbise, altında da diz kapağının hizasında beyaz bir
etek vardı. İkimizle de tokalaşıp, benim yanımdaki
sandalyeye oturdu. Gökhan bey garsonlardan birini çağırdı ve
hepimizin sırayla siparişlerini aldıktan sonra,
kırmızı şarap açmalarını söyledi.
Balıklarımızı beklerken muhabbeti bırakıp
yavaş yavaş iş konuşmaya başladık. Gökhan bey
önce bana, "Engin sana sormuyorum zaten, şirketimizin tüm
satışlarında sen bulundun. Özel bir işin de yoktur büyük
ihtimal, o yüzden seni kesin Çin'e gideceklerin arasına yazıyorum!"
dedi ve ben de kafamla onayladım. Gökhan bey, Sinem'e döndü ve "Sinem,
sen evlisin, o yüzden gelmek istemeyebilirsin. İstemiyorsan Özgür'e
söyleyebilirim, ama o izindeyken raporla sen ve Engin
uğraştığından daha çok biliyorsun işi. Senin
gitmeni isterim, ama gidemem diyorsan da Özgür'ü yazarım Engin'in
yanına!" dedi. Sinem, "Yok yok Gökhan bey, benim eski
çalıştığım şirkette de zaten oluyordu böyle
geziler, oradan alışkınım. Engin beyle gidebilirim!"
dedi.
Gökhan bey işleri halletmenin memnuniyetiyle gülümseyerek, "O zaman
tamam, Pazartesi günü işe gelmeyin. Pazartesi akşamı saat 20:00'de
uçağınız kalkacak. Cuma akşamı aynı saatlerde de
Türkiye'ye döneceksiniz!" dedi. İşle ilgili birkaç bilgi
daha verdikten sonra artık işi bırakıp, tekrardan normal
muhabbetimize dönmüştü. Saat 21:30'a kadar oturduk. Yemeklerimizi
bitirdikten sonra birer kadeh şarap daha içip kalktık. Sinem tam restoranttan
çıkarken, "Aaa, ben telefonumu unuttum. Siz gidin ben geliyorum!"
dedi. Bu tabii ki bana bir mesajdı. Gökhan bey, "Tamam,
görüşürüz o zaman!" dedi ve arabasına binip gitti.
Ben restoran çıkışında Sinem'i bekliyordum. Bu arada bir
sigara yaktım ve içmeye başladım. Sinem yanıma geldi ve "Eee,
haftasonu bir planımız var mı?" dedi. Ben de, "Yok,
sen nereyi istiyorsun?" dedim ve gülümsedim. Sinem, "Açık hava
olsun bu sefer!" dediğinde, "Seni Pazar günü pikniğe
götüreyim istersen?" dedim. Sinem gülümseyip, "Olur, görüşürüz!"
dedi ve arabasına doğru gitmeye başladı. Ben de arabama
bindim ve hızlıca evime döndüm. Yorgunluğun ve içkinin etkisi
yüzünden yatağıma kendimi atar atmaz pijamalarımı giymeden
sızıp kalmışım.
Cumartesi gününü de evde geçirdim ve Pazar günü saat 09:00 gibi kalktım.
Kahvaltımı yaptıktan sonra Sinem'i aradım ve "Saat
13:00 gibi sizin sokağın bir altındaki sokakta bekliyor
olacağım!" dedim. "Tamam!" dedi. Liseli
aşıklar gibi gizli gizli buluşuyorduk, gerçekten çok güzel
oluyordu. Buluşmadan bir saat önce hazırlandım. Altıma diz
kapaklarımın biraz altında biten şort ve üzerime tişört
geçirip çıktım. Mangalı alıp arabanın bagajına
koyduktan sonra sırayla alışverişimi yaptım ve saat 13:00'e
yaklaşırken Sinem'lerin bir alt sokağına gelip arabayı
park ettim.
Bir sigara yaktım ve sigaramı içtikten sonra Sinem'i arayarak, "Ben
geldim!" dedim. Sinem de, "Tamam Hülyacım, geliyorum hemen!"
deyip telefonu kapattı. 10 dakika sonra altında gri bir eşofman,
üstünde de kahverengi bir tişörtle Sinem'i gördüm. Sade giyimi bile onu
taş gibi göstermişti, eşofmanının altından
kalçaları harika gözüküyordu, yürüdükçe sağa sola sallanması
insanı tahrik ediyordu. Hemen bildiğim bir ormanlık piknik
alanına sürdüm arabayı. Pazar olduğundan etraf kalabalıktı.
Biz rahat hareket etmek için, ormanın en arka bölümlerine gittik. Boş
bulduğumuz masaya yavaş yavaş eşyaları koymaya
başladık. Ben mangalı yaktım ve kıvamına gelince
etleri atmaya başladım. 8 şişe bira almıştım
yanıma. Yemeği hazırladıktan sonra servis ettim ve
biralarımızla beraber güzel bir yemek yedik. Yemeğimiz bitince
ben kalktım ve arabanın bagajını açtım. Sinem bana
bakıyordu. İp çıkarttım ve ağaca salıncak kurdum.
Bir de minder koyup, Sinem'i salıncağa bindirdim. Çocuk gibi eğleniyordu
salıncağın üstünde. Onu sallarken belinden yavaş yavaş
kalçalarına kadar gelmiştim. Saat 17:00 olmuştu,
eşyaları tekrardan arabaya yerleştirdik. Sinem arabaya binerken
benim beklediğimi görünce, "Binmiyor musun?" dedi. Ben de, "Yanıma
gelsene!" dedim. Sinem arabanın kapısını kapattı
ve ben de arabayı kilitledim. Sinem'in elinden tutarak,
çalıların arasına götürdüm.
Kimsenin bizi göremeyeceği bir yerde dudaklarına
yapıştım. Dudaklarını öperken karnını ve
göğüslerini de avuçluyordum. Sinem, "Dur yapma, biri görür!"
demesine rağmen, kendisini de geriye çekemiyordu. Sinem'i öptükçe o da
iyice rahatlamaya başladı. Ben de biraz tedirgindim, açık alan
olduğundan her an birine yakalanabilirdik, ama bu yakalanma korkusu beni
müthiş derecede tahrik ediyordu. Ben Sinem'i sikerken birisinin
izlediğini ve bizi seyrederek 31 çekip boşaldığını
düşünmek beni çok fena azdırıyordu.
Bunu düşünürken iyice yarrağım kemik gibi olmuştu. Sinem'i
ağaca dayamıştım ve ben de bacağına
değdiriyordum yarrağımı. Sinem birden elini sikime attı
ve "Buna ne oldu böyle ya?" dedi. Gerçekten okadar
sertleşmişti ki, resmen patlamaya hazır bombaydı. Sinem'in
boynuna bir öpücük kondurup, "Seni istiyor yavrum!" dedim. Sinem
hemen eğildi ve şortumu bir hamlede indirdi, altıma Boxer
giymemiştim ve sikim dimdik karşısındaydı. Sinem hemen
sikimi eline alarak okşamaya başladı.
Ben ağaca tutunmuş destek alırken, hafiften
hırlıyordum. Bugün çok fena boşalacaktım, bunu
hissediyordum. Sinem yarrağımı ağzına almadan önce
hafif hafif diliyle yarrağımın başını dondurma
yalar gibi yalamaya başladı. Yarrağımın en uç
kısmına dili değdikçe elektrik çarpmış gibi vücudum
titriyordu. Sinem'e, "Yalasana orospu, amacın beni kudurtmak mı?"
dediğimde sinsice güldü. Yarrağımın ucundan zevk
sıvıları yavaş yavaş akmaya başlamıştı.
Sinem en sonunda yarrağımı köküne kadar ağzına
aldı.
Ben, "Oohhh, müthişsin!" dedim. Sinem bunu duyduktan sonra iyice
hızlanmaya başladı, dudakları sikimde gezindikçe içim bir
hoş oluyordu. Ben de bir elimle ağacı tutarken, boşta kalan
elimle Sinem'in sırtını ve omuzlarını okşuyordum.
Sinem'in hızlı hızlı yalamasına daha fazla
dayanamayacaktım. "Geliyorum, fahişem!" dediğimde,
Sinem biraz daha hızlandı ve ben de saniyeler içinde ağzına
boşaldım. Boşalmam bitmiyordu resmen, boşaldıkça daha
fazla geliyordu sanki. Yarım dakikaya yakın boşaldıktan
sonra Sinem yarrağımı ağzından çıkarttı.
Döllerimin bir kısmı ağzının kenarından süzülüp
yere damlıyordu. Sinem eliyle ağzını temizledikten sonra, "Bu
neydi ya, hayatımda böyle boşalma görmedim!" dedi. Ben de, "Ne
yapayım, çok tahrik ettin beni!" dedim. Bir kadın övgü
almayı seviyordu, Sinem bunu duyunca tekrardan hırslandı ve
yarrağımı ağzına alıp emmeye başladı.
Son birkaç kez sakso çektikten sonra ayağa kalktı.
Arkasını, kendime doğru döndürdüm ve yüzünü ağaca
doğru yapıştırdım. Sinem tam domalık olmasa bile
hafif eğik pozisyonda duruyordu. Gri dar eşofmanından
kalçalarını biraz izledikten sonra eşofmanını
dizlerine kadar indirdim. Bu arada etrafı kesiyordum acaba bizi izleyen
var mı diye, ama kimseyi görememiştim. Sinem'in altında
kırmızı, küçücük bir külot vardı. Kalçalarının
yarısından fazlası meydandaydı. Kalçalarına bir iki
tokat attıktan sonra eğildim. Kalçalarının külotundan açıkta
kalan kısımlarını öptükten sonra külotunu da indirdim.
Kalçalarını ayırdım ve göt deliğine dil attım.
Sinem hafifçe inlemeye başladı. Göt deliğinden amına indim
ve amını yalamaya başladım. Sinem'in inlemeleri arttı,
bir eli arkada başımı tutup amına bastırıyordu,
diğer eliyle de dengesini korumak için ağaçtan destek alıyordu.
Sinem'in amı sulandıkça sulanmaya başladı, harika bir koku
geliyordu amından ve bu kokuyla beraber iyice sikim sertleşiyordu. 10
dakika sonra Sinem de benim gibi orgazm olmaya başladı. Amı
iyice sulanmıştı, hemen kalktım ve boynuna öpücük
kondurduktan sonra amına yarrağımı soktum ve git gel
yapmaya başladım. Yavaş yavaş girip çıkıyordum ve
bu arada üstündeki tişörtten omzuna ve boynuna öpücükler kondurarak,
kulağına onu tahrik edecek sözler fısıldıyordum. 15
dakika kadar o pozisyonda siktim. Ağaçlık alanda olduğumuzdan
çok fazla pozisyon deneyemiyorduk. Boşalacağım zaman içinden
çıktım ve Sinem'i önümde çömeltip yüzüne boşaldım.
Sinem yüzünü temizlemek için hızla arabaya koşarak mendil aldı.
Ben de şortumu çektikten sonra arabaya yürüdüm. Arabaya geldiğimde
Sinem yüzünü temizlemiş ve bir sigara yakmıştı. Ben de
hemen bir sigara yaktım ve arabayı çalıştırdım.
Güzel bir piknik geçirmiş, heyecanlı bir sikiş
yaşamıştık, ikimiz de hafif yorgunduk. Sinem'i
aldığım yerde bıraktım. Sinem bana teşekkür
ederek arabadan indi ve hızla evine gitti, ben de evime doğru sürdüm.
Arabadaki malzemeleri yukarıya çıkarttıktan sonra biraz temizlik
yaptım ve televizyonun karşısına kuruldum. Televizyonu
izlemiyor, piknikte yaşadıklarımızı düşünüyordum.
Hafif hafif uyuklamaya da başlamıştım ki, telefon
çaldı...
[Engin]
Şirkete Müdür Olmamla Değişen Seks Hayatım!
Tüm Bölümleri
|